4 Ocak 2015 Pazar

kar mı huzur verir beyaz mı...

Şimdi penceremden yağan karı seyrediyorum, evet bazı doğa olayları mutsuz olduğunuz anlarda bile gülümsemenize sebep olabilir, kar da onlardan biri ve beyazın verdiği huzur.. yoksa grileşmiş sehirleri ne beyaza boyayabilirdi ki...
Elimde bir fincan sıcak çikolata, kulağımda güzel bir ezgi, penceremden görünen beyaz kar taneleri ve bir umut bin umut...
Tabi soğukta kalanları da zor zamanlar bekliyor ..Allah onların yardımcısı olsun...
inşallah bu beyaz karlı günler gelecek güzel günlerin habercisi olur...

bu sarkıyı dinliyordum.. kulagımda bu ezgi tam da karı izlerken...


duman tuter efkar-canan sağar

duman duman tuter efkar böyle dolana dolana, yağmur kar ışır geceye hüznün kalır her sabaha...

3 Ocak 2015 Cumartesi

bumerang

   Elinden hiç bir şeyin gelmediği öyle berbat zamanlar vardır.. parmağını dahi kıpırdatamaz sın. Yapılan tüm haksızlıklara boyun eğersin çünkü hayat seni çok fazla yormuştur, çok fazla çabalamış sındır... Artık istersin ki yarını düşünmeden nefes alabileceğin bir ortamda bulunmak... Ama olmaz bekledikçe gelmez, sabrettikçe kalır öyle yerinde. Hayat büyük bir kısır döngü , saçma sapan bir bumerang gibi attıkça geri gelir...
   Yahu koskocaman dünyada herkes mutlu olmuş da sanki bir sen kalmışım gibi mahvolmuş.. Kaybolmuş, dilediklerin olmamış.. Aslında kahrolmuş milyonlarca insan vardır da sen seni bilirsin değil mi... Çok şey istemezsin ama o da olmaz...

   Ve yine takılırsın beklemeler cumhuriyetinde.. Kimseye anlatamadığın tuhaf ruh haliyle...





Bekle kar altında kalan buğday tanesi
Yine onun sularıyla yeşereceksin
Gözyaşların çare değil ağlama büyü
Başını dik tutabilirsen boy vereceksin
Her yanımda allı morlu
Güller açar türlü türlü
Bu fırtına dünden belli
Baş edeceksin
Korku kâr eylemez bir kez yolla düşene
Sen bir aşkın içindesin yaşayacaksın
Dört yanını börtü böcek sarsa ne çıkar
Toprağa sıkıca sarıl baş edeceksin
Her yanımda allı morlu
Güller açar türlü türlü
Bu fırtına dünden belli
Baş edeceksin

sanırım epey anlamlı oldu bu türku...


28 Aralık 2014 Pazar

KAFAMDA BİR TUHAFLIK (ORHAN PAMUK)

     Evet atanamayanlar adlı kitaptan sonra başladığım yeni kitap ise nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk un kafamda bir tuhaflık isimli romanı. Kitabın ismi en dikkat çekici yani ben de kafamda büyük bir tuhaflık hissetmiyor değilim hani o yüzden çıkar çıkmaz  okumak istedim. Tabi bu kitapları okumam için bana gönderen değerli arkadaşıma da teşekkür etmeden edemeyeceğim. Kendisi çok uzaklardaki kaf dağında yaşıyor olsa da değerli birisi :)
   Gelelim kitaba yeni başladım evet hatta henüz 50. sayfadayım ama buraya kadar güzel giden içimizden birinin hikayesi anlatılıyor. Güzel akıcı bir dili var sanırım bunu söylememe gerek yok Orhan Pamuk için zira kendisi nobel ödüllü bir yazar... Bakalım kitabın sonunda yeniden yorumlarım ama şimdilik beni sıkmayacağını anladım .. kitabın sonunda görüşürüz...

                                                         KAFAMDA BİR TUHAFLIK


27 Aralık 2014 Cumartesi

ATANAMAYANLAR (BAŞAR ÖZTÜRK)

   Kitabi yeni bitirdim bilmem inanır misiniz bazı kitaplar ölüme sürükler insani bu kitap da atanamamak ile  ilgili hiç bir şey olmamasına rağmen insanda tuhaf bir şey hissettiriyor,edebiyatlarına da verdikleri isim gibi üç günlük dünya edebiyatının hakkini veriyorlar. Eğer intihar eğilimindeyseniz elinize dahi almayın kendinizi bir ipin ucunda bulabilirsiniz ... insani öldüren tek kitap olarak listeye eklenebilir nitelikte zira. Sahi bu kitap yüzünden intihar etsek suçlu kim olur? bu arada kitabi anlamayı da beklemeyin .....
    Evet bir kitabı okuyup gerçekten ciddi ciddi ölmeyi düşünebilir mi insan. kitabı bitirdiğim zaman hemen yazarın mail adresini aradım birebir ulaşabileceğim, derdimi yaşadıklarımı duygularımı anlatabileceğim, nasıl olur da böyle bir ruh haline girmeme sebep olduğunu anlatabileceğim bir iletişim adresi. ama böyle bir şey bulamadım ya gerçekten iyice aramadım ya da bilerek böyle bir iletişim yaşansın istemediler .. Sanmıyorum aslında ama olsun.. 
    Doğrusunu söylemek gerekirse benim hayatımın en berbat geçen dönemlerinde olduğum için oradaki karakterle özdeşleşip yok olup gitmek istemiş olabilirim... 
   Kitaplar işte insana her türlü duyguyu hissettirebiliyor, bir ara bilirsiniz murat kekillinin bu akşam ölürüm beni kimse tutamaz dediği şarkıyı dinleyip intihar edenlerin olduğunu duymuştuk, gerçek mi şehir efsanesi mi olduğunun öğrenemedik ama akıllarda bu böyle kaldı.. Belki bu kitabında öyle bir etkisi vardır.. Belki de sadece ben böyle hissetmişimdir. 
   Hem zaten atanamayan bir öğretmenin, atanamayanlar adlı kitabını okuyup intihar etmesini kim umursar ki... Yine de biz bu kitabı yazan Başar Öztürk e teşekkür edelim, böyle berbat şeylere sürüklediği için :) bu şakaydı tabi.. neyse ki o ruh halini geçirdim, yarın ne olacağı bilinmez.. 
   Yeniden söylüyorum intihara eğilimliyseniz okumayın ... 
                                         
                                                 İLK YAŞAMIMDI, ACEMİLİĞİME GELDİ... 



BİR UMUT, BİN UMUT

Umutların tukendigi çok zamanlar oluyor, dünya bombos, hayat anlamsız, yasamak için tek bir sebebinin olmadıgı, istedigin gibi yasayamadıgın bir dunya.. Hatta git gide kendini bir matrix in içinde hissettigin sadece belki de her seyi sanal yasadıgın idealar dünyası. Sanal sohbetler, sanal arkadaslar, diziler filmler,sosyal medyada hayatlarını takip ettigin ama normalde hiç rastlamadıgın ve belki de ölene kadar hiç görmeyeceğin insanlar...
istedigini elde edemedigin, hayalini kurdugun hayatı yasayamadıgın, ve hiç bir zaman hakkını alamadıgın adaletsiz gercek dünya.. bunları düsündükçe sanal ortamın kendi iç dünyasında yasamak belki daha mantıklı geliyor, 10 metre karelik odalarda parlak bir ekranda yasadıgın gülmeleR, aglamalar, ve gereksiz bir sürü şey...
güttükçe gercek dünyadan çıkıp sanal dünyada hapsolma... sonucta bir dünya var belki de kendini iyi hissettigin, derdini tasanı paylastıgın..
yasamak zorundayız elbette tek bir umut kırıntı mızın dahi kalmadığı zamanlarda bile.. ölmek kolay değil zira. diyordu ya bir şarkıda

NE OLURSA OLSUN,YAŞAMAYA MECBURSUN..

DİNLEYELİM....

30 Kasım 2014 Pazar

DİKKAT! bu film beyninizi yakabilir :)


son zamanlarda izledigim en karmasık, beynimizi düsünmeye mecbur eden olayları çözebilmek için ayrı bir düsünce gücü gerektiren güzel bir filmdi. filmin sonunda noldu yaa diyebilirsiniz .ve uzun süre de düşünebilirsiniz filmin ardından :) merak edenlere iyi seyirler :)



  • Yönetmen:  Michael Spierig
  • Ülke:  Avustralya
  • Tür:  Bilim Kurgu, Gerilim
  • IMDB:  7,5
  • Süre:  97 Dakika

Amerikalı bilim-kurgu yazarı Robert Heinlein'in "All you zombies" metninden uyarlanan; seyrederken izleycinin beynini yakan kurguya sahip, zaman kavramı ve bu kavramla ilgili en iyi paradoksu; sahip olduğu kurgunun tabanına koyan ve kesin izlenesi film. Akıl yorgunluğunu önlemek için bir tiyo vereyim: Paradokslarda başlangıç yoktur! Aramaya çalışmayın... Bilim-kurgu seviyorsanız, karmaşık ve derin düşüncelerle beyin denen organı zorlamak ata-sporunuzsa, mutlaka izleyin! ... (the-mt'in film hakkında yorumunundan alıntıdır.)





27 Kasım 2014 Perşembe

    Bazen diyorum ki keşke dünya yuvarlak değil de düz olsaydı. O zaman kenarına kadar gidip atlayarak intihar edebilirdik, uzay boşluğunda yok olurduk belki de başka bir gezegene ya da başka bir galaksiye düşerdik. Evet bilemeyiz belki her şey daha iyi ya da daha kötü olabilirdi.. Ama dünya düz olsaydı ve bunu yapabilseydik ölümümüz havalı olabilirdi.
 Aslında bu düşünce uzun zamandır aklımdaydı bu gün izlediğim bir video da bunun tuzu biberi oldu ki videodaki amcamız inatla dünyanın düz olduğunu iddia ediyor :) Hatta amcayı tubitakla bile konuşturuyorlar ki amca pes etmeden ikna etmeye  çalışıyor,telefonu kapatmadan önce de Ankarada bu konuda seminer verme sözü veriyor :) merak edenler için işte linki :)



artık yorumu size kalmış :)


Bir söz vardı hızlı yaşa genç öl, hiş olmazsa cesedin yakışıklı olsun. Sanırım ben hızlı yasayanlardan değil sabreden dervişlerden olacağım. Çünkü  hayatım hiç bir zaman yolunda gitmeyecek. Bu da belki bir zamandan sonra bir bağışıklık kazandırıyor insana. Ben hangi işe elimi atsam ya kapanır, ya iflas eder, ya da yıllardır hiç olmamış bir şey olur.. Bir umut bakalım beklemeler mecburiyetindeyim ...


 
beklemek üzerine incir reçelinin bu muhteşem bekleme sahnesini izleyelim ... beklemek bazen mecburiyettir.